18 Mart 2014 Salı

Yine istismar ve suiistimal!... Misyon taciri bunlar...

Menderes, Özal, Erdoğan ve 17 Aralık
17 Mart 2014 20:16 – Alper TAN, iletisim@kanala.com.tr
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, 27 Nisan, Gezi derken Türkiye’nin darbeler geleneğine yeni bir girişim dahil oldu: 17 Aralık 2013. Yukarda saydığımız tarihler, darbelerle veya darbe teşebbüsleri ile kirletildiği gibi 17 Aralık tarihi de kirletildi.
17 Aralık tarihini milletimiz, “Şeb-i Arus” olarak tanırdı. Yani Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin rabbine kavuşma, “vefat” yıldönümü olarak bilirdi. Şeb-i Arus’un Türkçesi “Düğün Gecesi” anlamına geliyor. Yani Mevlana’nın ölümü, Rabbine kavuşacağından dolayı aslında onun “düğünü” gibi anılmaktadır. Yani 17 Aralık hem “ölümü” hem de “düğünü” anlatıyor.
Adnan Menderes milletin kalbinde nasıl bir yer tutuyor? İdamının üzerinden 64 yıl geçmiş olmasına rağmen Menderes sevgisi ilk günkü gibi milletin kalbindeki tazeliğini koruyor. Onun idamına o zaman çanak tutmuş olan CHP, bugün Menderes’ten özür dilercesine mahcup bir söylem içinde. Hatta Menderes’i şimdiki CHP’liler de savunuyorlar.
Menderes ne yapmıştı? İlk iş olarak ezanın aslına çevrilmesini sağlamış “Tanrı uludur” komedisine son vermişti. Ülkenin maddi-manevi kalkınmasını sağlamış, Türkiye tarım ülkesinden sanayi ülkesine dönüşmeye başlamış, tarımda ise hızlı bir makineleşme başlamıştı. Geniş yollar açılmaya başlamış, şehirleşme hızlanmıştı. Millet umuda refaha ve feraha kavuşmaya başlamıştı. Belki en nemlisi Menderes 1944’den itibaren ülkemizi kontrol altında tutan ABD vesayet düzenine isyan etmiş ve bu vesayet düzenine boyun eğmeyen bir siyaset takip etmeye başlamıştı.
Peki Menderes’e ne yaptılar? 6-7 Eylül 1955 olayları ile dönemin Derin Devleti, azınlıklara karşı sosyal kargaşa çıkarılmasını sağlamış, ülkeyi istikrarsızlaştırmak istemişti. 17 Şubat 1959 tarihinde “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni kuracak Londra Antlaşması için İngiltere'ye doğru giderken Menderes'i taşıyan uçak düşürüldü. Ama Menderes, düşen uçaktan mucizevi şekilde sağ çıkmıştı. Hesaplar tutmamıştı. Bu defa üniversiteler provoke edilmiş Menderes’in TSK’yı ve üniversiteleri yok etmeye çalıştığına dair envai çeşit şayialar çıkarılmıştı. Menderes ve bakanlarıyla alakalı rüşvet ve yolsuzluk dedikoduları çıkarılmış, milyonlarca liralık rüşvet iddiaları havalarda uçuşmuştu. Tüm bu sürçlerde CHP ve basın başrolde oynuyordu. Arşivlerdeki gazete manşetlerine bakarsanız Menderes ve hükümet üyelerinin rüşvet ve yolsuzluklarına dair her gün çarşaf çarşaf manşetler görürsünüz.
Üst üste konulan sandıklarla, seçimlerle mağlup edilemeyen Demokrat Parti, bütün bu üretilmiş dedikodularla yıpratılmış, basının desteği ile TSK içinden bir cunta 27 Mayıs 1960’ta askeri bir darbe ile Menderes’i devirmiş ve ardından da düzmece bir mahkeme kararıyla idam edilmişti. Menderes’i idam edenler rezil bir akıbetten kurtulamadılar. CHP onun idamından bu güne tek başına iktidar olamadı. Bu millet bu CHP’ye hiç güvenmedi. Onu idama götüren medya ise millet tarafından lanetlendi. Onu idam edenler, onun idamına destek verenler, hala korkunç bir utancın içindeler.
1980 darbesinden sonra darbecilerin arzusunun aksine Turgut Özal’ın ANAP’ı iktidara geldi. Özal zamanında da Menderes döneminde olduğu gibi millet bir nebze olsun huzura ve refaha kavuşmaya başlamıştı. Özal’a da envai çeşit yalan ve iftira ile çamur atıldı. Özal da seçimlerde yenilmiyordu. Özal da güdümlü derin vesayetin talimatlarına boyun eğmiyordu. Onun ailesine de her türlü yalan ve iftira atıldı. O süreçlerde yine muhalefet ve iliştirilmiş medya Özal’la savaşıyordu. Özal’ı suikast düzenleyerek öldürmek istediler. Bu şekilde kurtulacaklarını düşündüler. 18 Haziran 1988 günü Anavatan Partisi'nin olağan genel kongresi yapıldığı sırada Kartal Demirağ isimli tetikçi, suikastı gerçekleştirmişti. Özal elinden yaralandı. Menderes gibi Özal’ın da uçağı düşürülmek için planlar yapıldı. Olmadı. Özal cumhurbaşkanı olduktan sonra birkaç defa zehirlenerek sonunda öldürüldü. Özal’a o zaman çamur atanlar bugün çamura batmış vaziyetteler.
Adnan Menderes idam edildi. İdamından sonra onunla ve bakanlarıyla ilgili atılan manşetlerin, üretilen yalanların hiçbirinin -en azından büyük kısmının- doğru olmadığı anlaşıldı. Ama onun idamıyla vesayet düzeni yeniden kök saldı. O vesayet düzeni 1960-1980 arasında sağ-sol çatışmalarını organize etti. Onbinlerce gencimizin hayatı karardı. Siyasetin omurgası kırıldı. Askeri vesayet milletin üzerine çöktü. Sonra da 12 Eylül darbesi indirildi.
Özal’la ilgili iddiaların da ne kadar düzmece ve asılsız olduğu onun ölümünden sonra anlaşıldı. Ve onun ölümüyle vesayet düzeni yeniden güçlendi. Onun öldürüldüğü yıl olan 1993 Türkiye Cumhuriyetinin en karanlık yıllarından biri oldu. Yüzlerce faili meçhul cinayet o sene ve devamında işlendi. Devamında 28 Şubat karanlığı çöktü.
28 Şubat’tan sonra millet umudunu Ak Parti iktidarına bağlamıştı. Menderes ve Özal örneğinde olduğu gibi 12 yıllık Tayyip Erdoğan iktidarında millet huzura ve refaha kavuşmaya başladı. Milletimiz umutlu bir gelecek planı yapmaya başladı.
Şimdi Menderes ve Özal dönemlerinde olduğu gibi tıpatıp benzer yol ve yöntemlerle Tayyip Erdoğan da ortadan kaldırılmak, en azından iktidardan uzaklaştırılmak isteniyor. 3 aydır sürmekte olan güdümlü paralel saldırılar nedeniyle 17 Aralık tarihi, yeni bir anlam kazandı. Türkiye’nin lanetle anılan darbeler tarihine bir sayfa daha eklendi. Son 12 yılda püskürtülen bir hayli darbe teşebbüsünde olduğu gibi 17 Aralık darbe teşebbüsü de püskürtüldü. 27 Nisan, Ergenekon, Balyoz, kapatma davası ve Gezi teşebbüsünde olduğu gibi bu noktada Yeni Türkiye önemli bir badireyi daha başarıyla atlattı.
Çünkü bu defa durum öncekilerden çok çok farklı. Hemen hemen tüm kurumlarıyla vesayetin karşısında olan bir devlet var. Tüm bu oyunların farkında olan bir millet var.
Bu defa başaramayacaklar. Bu defa tutturamayacaklar. 17 Aralık artık “vesayetin ölüm günü” Yeni Türkiye’nin “düğün günü” olarak tarihe geçecektir. Paralel saldırıları planlayan, uygulayan ve alkışlayanlara ısrarla duyurulur.
Alper TAN
17.03.2014

3 yorum:

  1. Baysan Bayar
    18 03 2014 10:26
    Gruplar
    Kime: dp2010yeniden@yahoogroups.com

    Zirvalamis.
    Menderes için söyledikleri doğru..
    Ozal donemi bugunku durumun başlangıcı ve hazırlayıcısıdır..ayrıca zehirlenmediğini ve ölüm şeklini ailesi çok iyi bilmekte ama işlerine öyle geldiği için susmaktadırlar..özal Hacettepe Hastanesine vardığı an zaten kalp krizinden vefat etmişti..o da ayrı..
    Tayyip Erdoğan hükümeti ile DP ve Menderesi bir arada anmak ayıp ve günahtır..
    Eski bir DP mensubunun kızı olarak bu gibi uydurma propoganda hareketlerine bir son verilmesi gerektiğini görüyorum..
    Saygılarımla
    Baysan Aygün Bayar
    Sent from my iPad

    YanıtlaSil
  2. Filiz Önder
    18 MART 2014-12:49
    Gruplar
    Kime: dp2010yeniden@yahoogroups.com

    17 Aralik ile 27 Mayis'i ayni kefeye koymak kadar sacmalik olamaz.
    Mustafa bey, benim AKP, yasaklari, yolsuzluklari ve getirdigi yoksulluk hakkinda ne dusundugumu eminim cok iyi biliyorsunuz. Bu sacma yazinin yazari Alper Tan'a bu dogrultuda uygun bir cevap verilmeli. AKP'ye hak verir tarzda bir yorum veya cevap benim acimdan kabul edilemez. Memleketi ic savasa suruklemeye calisan bir insani DP ve Menderes ile karsilastirmak tamamen ayip, terbiyesizlik, densizliktir.
    En iyi dilekler,
    Filiz
    Sent from my iPad

    YanıtlaSil
  3. To: dp2010yeniden@yahoogroups.com
    From: dulgery@yahoo.com // Date: Tue, 18 Mar 2014 09:15:02 -0700
    Subject: Re: [dp2010yeniden] Lütfen dikkatle okuyalım ve yorumlayalım. Yorumlarınıza göre bir beyanat şekillenecektir...
    *
    Bugünkü Hükümet, lideri ve etrafı ile Türkiye Cumhuriyet Devletine yakışmadığı gibi, 21. asır Türkiye'sinde, cemaat tartışmalarını sahneye çıkarmaya çekinmemiştir.. En küçük hareket ve tasarruflarını güya din kıstaslarına bağlayarak, Devlet idaresini dualarla yönetme dönemi, ülkemizde irticaya büyük imkân tanımıştır... Dolayısı ile aziz Demokrat Partimiz ile AKP arsında bir illiyet kuranları şiddetle kınıyorum. DP'nin de belki hataları vardı ama hiçbir zaman Cumhuriyet düşmanı olmadı ve Atatürk çizgisinden sapmadı... Dünyanın en gaddar mahkemesi önünde irtica ve yolsuzluk suçlarından asla ceza almadı... Bugünkü AKP gibi darbe fobisine tutulan o zamanki CHP'nin kışkırtması ve İnönü'nün asker kökenli olması nedeniyle, o zamanki CHP ve bir kısım chp kökenli kızgın asker takımı, 1961 seçimlerinde DP'nin tekrar kazanmasından korktukları için 27 Mayıs darbesini birlikte yaptılar. Siyasi kılıfı da CHP üstlendi..
    Bugün eğer ülkede sulh ve sükun isteniyorsa, düşünceleri daha da liberalleşen ve bugünkü demokratik açıdan, AKP'ye karşı en büyük siyasi güç olan CHP, biz eski DP'lilerden özür dilemelidir... ki, ülkeyi gittikçe sefil görünümlü arap panoramasına çekmek isteyen AKP'den, demokratik yolla ve sağlıklı yoldan kurtulalım..
    Aziz ve merhum Menders'imiz ile, bugünkü Sayın Başbakan'ın, kader dirliği benzetmeleri tamamen safsata ve uydurmadan ibarettir. Oy potansiyellerini teşkil eden bilinçsiz toplulukları kandırma yöntemidir...
    Bizler bu gerçeği bütün platformlarda anlatmalııyız.
    Saygılarımla,
    Yusuf Dülger

    YanıtlaSil